M.Ö. 535 ile 475 yılları arasında İzmir’de, Efes’te yaşamış olan ünlü düşünür Herakleitos’un hepimizin bildiği ve oldukça doğru bir sözü var;
Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
Herakleitos
Gerçekten de öyle.
Geçtiğimiz 30 yılda kişisel bilgisayarlar, internet ve akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle yaşadığımız değişimi göz önünde bulundurduğumuzda, bu sözün bir kez daha ne kadar doğru olduğunu görüyoruz. ‘Daha ne olabilir ki?’ dediğimiz her anda, farklı bir değişim, hayatta karşılaştığımız bazı deneyimleri baştan aşağı değiştirebiliyor.
Geçtiğimiz 10 yılda bize bunu hangi teknolojilerin yaşattığına baktığımızda, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Yapay Zeka, Bulut, Sanal Gerçeklik ve Blok Zinciri gibi, her biri gelecek onlarca yılı etkileyecek teknolojileri görüyoruz. Peki bu teknolojilerin hayatımızda bugün yarattığı değişimler neler?
Tam da bu yüzden ki, küresel yetenek açığı 2018 verilerine göre son 12 yılın zirvesinde bulunuyor. Yine bu verilere göre, Türkiye, %66 ile en çok zorlanan altıncı ülke konumunda bulunuyor. Peki, önümüzdeki yıllarda eğitim sektörü nasıl değişecek, eğitim profesyonelleri olarak bizler bu değişikliklere nasıl hazırlanmalı, kurumlarımızı nasıl yönlendirmeliyiz?
Tabi ki bu değişimden ötürü eğitim alan kişilerin davranışları değişiyor, bu değişim de hem eğitim içeriklerine, hem de eğitim deneyimine yansıyor. Peki bu alanda gelecekte bizi nasıl değişiklikler bekliyor?
Kurumların yeni yetenek açıkları yaşamaması ve kendilerini geleceğe daha kolay hazırlaması için yetenekleri içeriden geliştirmesi ve çalışanlarının yeni dünyaya hazırlanmasına yardımcı olması gerekiyor.
Bu noktada teknolojinin gelişimine ayak uydurmak isteyen kurumlardaki eğitim profesyonelleri, ekip liderleri ile daha yakın çalışmalı ve kurumlardaki ekiplerin öngördükleri değişime yönelik kurumsal eğitim programları hazırlamalılar.
Ancak bu durumun ötesinde, eğitim profesyonelleri kurumlarını ve kendilerini, bilgi ve becerilere sahip olma becerisi ile donatmalılar. Kendini değiştirme ve düzenli olarak geliştirme becerisine sahip olan kurumlar, hem yetenek açıklarını daha kolay kapatabilir, hem de geleceğe daha kolay hazırlanabilir.
10 Nisan tarihinde 22. Eğitimciler Zirvesi’nde gerçekleştirdiğim aynı başlıklı sunumuma Slideshare üzerinden göz atabilir, indirebilirsiniz.
CNBC tarafından Ekim 2021'de gerçekleştirilen bir ankette teknoloji sektöründeki yöneticilerin %57'si kalifiye çalışan bulmanın bir numaralı endişeleri olduğunu bildirmiş – bu endişe, tedarik zinciri sorunlarından ve siber güvenlik tehditlerinden daha üst sırada yer alıyor.
Çağ değişti. “Eskiden…” ile başlayan cümleleri dikkatli dinlediğimizde ne kadar yol aldığımızı görmemek neredeyse imkânsız. Çağ ile birlikte birçok sektör de değişti. Teknoloji, sanayi, otomotiv, telekomünikasyon ve daha nicesi… Tüm bu değişim ve dönüşümler, eğitim sisteminin değişmesine ve gelişmesine öncülük etti. Bir düşünün, 15 yıl öncesine kadar “mobil eğitim” kavramından bahsedebilir miydik? Elbette edemezdik fakat eğitim platformları hakkında konuşabilirdik. Çünkü mazisi çok daha eskiye dayanıyor. İşte tam da bu noktada, Türkiye’deki ilk e-öğrenme girişimi olan Enocta Platformu hayatına devam ediyor. Günümüzde sadece hayatta kalmak önem arz etmiyor, günün koşullarına uyum sağlamak en önemli konuların başında geliyor. Bu sebeple platform her gün gelişiyor ve çağa uygun olarak şekilleniyor. Kuşkusuz bu değişimleri tetikleyen en önemli unsurların başında ise gelişen teknoloji ve internet yer alıyor.
“Off yine mi eğitim atanmış hem de zorunlu mu?” Eğitim ve gelişim ile ilgilenen kişiler olarak kurumlarınızda bu cümleyi çalışma arkadaşlarınızdan ne kadar sıklıkla duyduğunuzu durup bir düşünün. Sonrasında şunu bir soralım; her eğitim atamasında mı yoksa sadece zorunlu eğitimlerde mi duyuyoruz? Cevabınız hepsi mi? O zaman süreçlerinizi gözden geçirmenizin ve birtakım şeyleri değiştirmenizin zamanı sizce de gelmedi mi?