Büyük ve küçük birçok başarılı şirketin liderlerinde yapılan araştırma sonucunda liderlerin deneyimlerinden ders çıkarıp öğrenerek temel bazı prensipleri iş hayatlarında uyguladıklarını ortaya koyuyor. Başarılı liderlerin öğrendiği derslerden birkaçı şu şekilde...
Dinlemek liderliği kolaylaştıran en büyük şeylerden biri. Doğru soruyu cevaplamanızı, düzgün geribildirim yapmanızı, yönettiğiniz kişilerle empati kurmanızı ve daha birçok şeyi sağlıyor.
İş hayatı tasarım, teknik, operasyon, satış veya pazarlama fark etmeksizin temelde tamamiyle problem çözmekle alakalı. Liderlik de öyle, ve bir problemi tanımlamadan çözemezsiniz. Dinlemek tanımlamayı, kavramayı ve anlamayı sağlıyor. Yönetmeden önce durup, dinleyin.
"Bütün cevaplara sahibim" ya da "ekibimin ihtiyacı olan bütün mentorluğu sağlayabileceğim" düşüncesi saçmadır. Ekip üyeleri birbirleri için çok iyi mentorlar olabilirler. Bazen, aktarılacak bilgi ve deneyim, ekip üyeleri arasında paylaşıldığında, lider olarak sizden geldiğinden daha çok dikkate alınır.
Bunun için her Cuma sabahı ekipten bir kişiyi, takımca 1 saat boyunca öğrenilen bir şeyi sunması için görevlendirebilirsiniz. Sırasıyla herkes sunum yapar ve kendi konularını seçer. Bu durum takım olma sinerjisini ve birlikte o konuyla ilgili değişim başlatmayı sağlıyor.
Şeffaflık muhteşemdir. Liderliğinizde güveni yaratan dürüstlük ve açıklıktır. Ancak, şeffaf olmak için belli zamanlar vardır; sadece gerektiği kadarını söylemek için de. Bu birçok senaryoda uygulanabilir; yönetimden gelen fikirleri aktarırken, yapılan iş hakkındaki geribildirimleri paylaşırken, ve özellikle ekipteki kişilere birebir mentorluk yaparken. Liste devam edebilir.
Gerektiğinde ekstra bilgi paylaşmak daha kolaydır, ama çok şey söylendiğinde, onu telafi etmesi inanılmaz derecede zordur. Bu kuralın tek istisnası, işe alım sırasında, bir projenin başlangıcında, ya da yeni süreçlerin uygulanmasında gerçekleşir. Böyle zamanlarda, şeffaflık ve önceden hazırlık konusunda aşırıya kaçmak önemli bilgileri saklamaktan daha iyidir.
Neredeyse bütün durumlarda, şirkete bağlılık ekibinize olan sadaktinizin önüne geçer. Bazen, şirketlerin neredeyse tam bağımsız olan ve sahte bölümler olarak çalışmak üzere ekipleri vardır. Bunlara yetki verildiğinde yeni fırsatlar keşfetmede ve şirketi geliştirmede büyük fayda sağlarlar.
Ancak, ekipler – ya da ekip liderleri – bağımsız bölümler olarak çalışmaya başladıklarında, sonuçlar hep iyi olmaz. CEO değilseniz, bir üst yöneticinize raporlama yaparsınız ve dolayısıyla şirket çıkarlarını ekip arkadaşlarınızınkinin üzerinde tutmuş olmaktan emin olmanız gerekmektedir.
Dahası, iyi liderler şirket vizyonuyla kendi vizyonları aynı yerde olan ekiplerin kalite, ürün ve çalışan mutluluğu yarattığını ve bunun bireysel özerklik ile eşleşmeyeceğini bilir.
Bir lider olarak, şirket vizyonuyla aynı yerde değilseniz, belki de harekete geçme zamanı gelmiştir. Bunun yanısıra, vizyon net olmadığı ya da düzgün bir şekilde açıklanmadığı için uyum sağlamaya çabalıyorsanız, bunu düzeltmeye yardımcı olmak sizin sorumluluğunuz ve ayrıcalığınızdır.
Dürüst olalım: lider olmanın eğlenceli olmayan bir tarafı da var, ve büyük ölçüde yönetim işlerinden oluşuyor. Kağıt işleri, kovmadan önce yeterince hazırlanma, raporları zamanında iletme, e-postalar.
Yönetmek ve liderlik etmek aynı şey değildir. Biri idaridir, diğeri öğretici. Harika ekipler yönetmek için ikisi de gereklidir. İdari sorumluluklarınızda organize, vakitli, ve düzgün olmayı ekip üyelerinize borçlusunuz.
Bir şirkete çeşitliliği aşılamak zor olabilir, hele de şirket kapsamdan uzaksa. Ama değişiklik yaratmanın şirkette çeşitliliği sağlayacak tek yol olduğunu düşünmek bir hata olur.
Sonuçta, çeşitlilik sadece işe alımlarda yapılmaz; güzel bir başlangıç olabilir. İşe alımdan sonra gerçekleşen her şeyi içine alır. İşe alındıktan sonra, az temsil edilen grupların üyelerine nasıl davranılıyor? Bu noktada küçük kararlar en yüksek hızına ulaşır. Takımınızda ve şirket içinde çeşitliliği sağlayacak olan küçük şeyleri yapmak için çok çaba harcayın. En kısa cümleler, en küçük kararlar, en ince ton… bütün bunlar zamanla önemli değişiklikler getirir.
CNBC tarafından Ekim 2021'de gerçekleştirilen bir ankette teknoloji sektöründeki yöneticilerin %57'si kalifiye çalışan bulmanın bir numaralı endişeleri olduğunu bildirmiş – bu endişe, tedarik zinciri sorunlarından ve siber güvenlik tehditlerinden daha üst sırada yer alıyor.
Çağ değişti. “Eskiden…” ile başlayan cümleleri dikkatli dinlediğimizde ne kadar yol aldığımızı görmemek neredeyse imkânsız. Çağ ile birlikte birçok sektör de değişti. Teknoloji, sanayi, otomotiv, telekomünikasyon ve daha nicesi… Tüm bu değişim ve dönüşümler, eğitim sisteminin değişmesine ve gelişmesine öncülük etti. Bir düşünün, 15 yıl öncesine kadar “mobil eğitim” kavramından bahsedebilir miydik? Elbette edemezdik fakat eğitim platformları hakkında konuşabilirdik. Çünkü mazisi çok daha eskiye dayanıyor. İşte tam da bu noktada, Türkiye’deki ilk e-öğrenme girişimi olan Enocta Platformu hayatına devam ediyor. Günümüzde sadece hayatta kalmak önem arz etmiyor, günün koşullarına uyum sağlamak en önemli konuların başında geliyor. Bu sebeple platform her gün gelişiyor ve çağa uygun olarak şekilleniyor. Kuşkusuz bu değişimleri tetikleyen en önemli unsurların başında ise gelişen teknoloji ve internet yer alıyor.
“Off yine mi eğitim atanmış hem de zorunlu mu?” Eğitim ve gelişim ile ilgilenen kişiler olarak kurumlarınızda bu cümleyi çalışma arkadaşlarınızdan ne kadar sıklıkla duyduğunuzu durup bir düşünün. Sonrasında şunu bir soralım; her eğitim atamasında mı yoksa sadece zorunlu eğitimlerde mi duyuyoruz? Cevabınız hepsi mi? O zaman süreçlerinizi gözden geçirmenizin ve birtakım şeyleri değiştirmenizin zamanı sizce de gelmedi mi?