Genel
Çoğumuz için üretkenlik mutlak bir değerdir. Hem kendimiz hem de çalıştığımız kuruluşlar için bariz bir hedeftir. Her işletme ister müşteriler ister gelir veya yeni ürünler olsun daima fazla kazanç sağlamayı umar. Bunun gerçekleşmesinin en büyük faktörü etkili ve üretken çalışanlardır. İşyerinde üretkenlik eksikliği ve işlerin zamanında yapılmaması gibi sorunlar işletmelere her yıl milyarlarca dolara mal olabilir.
Çalışanların kişisel alışkanlıkları, işyeri verimliliği konusunun büyük bir bölümünü oluşturuyor elbette, ancak bunlar denklemin sadece bir küçük bir parçası. Diğer kısım ise üretkenliği destekleyen bir ekip kültürü oluşturmaktan geçiyor. Hem yönetici olun hem de bireysel olarak katkıda bulunun, bu tür bir kültürün oluşturulmasında siz de rol oynayabilirsiniz.
Zamanla yarış halinde olduğumuz günümüz koşullarında çalışma ortamında daha üretken olmak ister misiniz? Belki hobiler ya da farklı projeler için biraz daha kişisel zaman ayırmaya da ihtiyacınız olabilir. Enocta’nın sizlere sunduğu, kısa sürede çok daha fazlasını başarmanıza yardımcı olabilecek ve iş yeri verimliliğine katkıda bulunabilecek kurumsal eğitim ayrıcalığını yakından deneyimleyin.
İş yeri verimliliği, liderlerin ve ekibin birlikte çalıştığı süreçteki üretkenlikleri olarak tanımlanabilir. Bu verimlilik, işi yapmak için zamanınızdan becerilerinize ve bilginizden ekipmanınıza kadar her bir detayı ne kadar etkili kullandığınızın ölçüsüdür. Üretkenlik, tamamlanan görevlerin sayısı, bu görevlerin kalitesi ve ekibinize kıyasla ne kadar verimli olduğunuzun bir birleşimidir.
İş yeri verimliliği birkaç nedenden dolayı önemlidir. Mutlu ve bağlılığı yüksek çalışanlar üretken çalışanlardır. İş üretkenliği, çalışanların temel iş hedeflerini ve genel performansı desteklemek adına ne kadar iyi çalıştıklarını gösterir. Çalışan moralinin kazancı nasıl etkilediği de dahil olmak üzere bir kuruluş hakkında çoğu şeyi ortaya koyar.
Çalışanlarınız stresli ve mutsuzsa harika işler üretmekte zorlanırlar. Kaizen felsefesinde de belirtildiği gibi verimlilik, kuruluşunuzun başarısını yönlendirir. Onsuz, iş hedeflerinize ulaşamazsınız ve hatta başarısız olabilirsiniz. Açıkçası, iş yeri verimliliği ile ilgili yanlış şeyleri ölçerek zaman kaybediyorsanız o zaman da bir sonuç alamayabilirsiniz. Bunun anahtarı, kuruluşunuzun misyonu için en önemli olana odaklanmaktır: öncelikler, hedefler, vb. Üretkenliği teşvik etmek, kuruluşunuzun uzun vadede ayakta kalmasını sağlayan sağlıklı ve katılımcı bir iş yeri kültürü oluşturmanıza da yardımcı olur.
İş yeri verimliliği, bir kişinin veya ekibin belirli bir süre içinde ürettiği değer miktarıdır ve genellikle birim zaman başına üretilen birimler cinsinden ölçülür. Örneğin, bir ofis ortamında, saat başına yapılan satış aramaları veya gönderilen e-postalar cinsinden ölçülebilir. Bazı durumlarda, boşa harcanan zamanın yüzdesi olarak da ölçülebilir. İki faktörün birleşimidir: verimlilik ve etkililik.
Verimlilik, sahip olduğunuz zaman miktarında işi ne kadar iyi yapabileceğinizi belirtir. Etkililik, çalışmanızın kalitesine atıfta bulunur (ne kadar hata yapıldığı ya da ne kadar değer katıldığı).
İş yeri üretkenliğini ölçmenin en yaygın yolları, saatte tamamlanan çağrı veya gönderilen e-posta sayısı gibi çıktıya dayalı ölçümlerin yanı sıra günde çalışılan saat veya haftada toplam çalışılan saat gibi girdiye dayalı ölçümlerdir.
İş yerinde üretkenliği artırmak için birçok farklı strateji vardır. Her işletme görevlendirme yaparken kültürüne, çalışanlarına, hedeflerine, prosedürlerine ve yapısına bağlı olarak farklı bir yaklaşıma ihtiyaç duyacaktır. Herkes iş yeri üretkenliğine katkıda bulunurken, operasyon departmanları ve liderlik ekipleri doğrudan sorumluluğa sahiptir. Özel bir operasyon ekibi olmayan daha küçük işletmeler, verimlilik iyileştirmeleri için harika yöneticilere ve liderlik ekiplerine güvenir. Günlük operasyonlara daha fazla dahil olmak, liderliğin karar alma ve çözüm bulma süreçlerinde aktif rol alması için mükemmel bir fırsattır.
İş yeri verimliliği konusunu etkileyen en büyük faktör iş ve yaşam dengesidir. Bu, çalışanların sağlıklı bir yaşama sahip oldukları, kendilerini motive, tatmin olmuş ve bağlı hissettikleri bir ortam yaratmak anlamına gelir. Bunu başarmak için çalışanları motive eden hedefler belirlenmeli, onlara işlerini iyi yapmaları için ihtiyaç duydukları araçlar temin edilmeli ve yaptıkları işten gurur duymaları sağlanmalıdır. Bunu yapmanın en iyi yolu, işlerin nasıl yapılması gerektiğine dair kendi kararlarını vermelerine destek olmaktır. Ayrıca, üretkenliklerini etkileyen herhangi bir sorun olduğunda yönetici ya da liderlerine yaklaşma konusunda kendilerini rahat hissetmeleri için ekip üyeleri arasında güven oluşturulması gerekir. Verimlilik, fazla veya daha uzun saatler çalışmakla ilgili değildir; daha akıllı ve daha etkili çalışarak daha fazlasını yapmakla ilgilidir. Üretken olmak işimizi, ev hayatımızı, hobilerimizi ve aile sorumluluklarımızı kolaylıkla ve gönül rahatlığıyla yönetmemizi sağlar. İş yeri verimliliğini artırabileceğini düşündüğümüz birkaç yöntemi sizler için derledik:
Dikkatiniz dağılmadan çalışmak için zaman yaratın. Cep telefonunuzu, e-posta bildirimlerini ve sosyal medya uygulamalarını kapatın. Odak noktanız teknolojiden kaynaklı dağılmadığında daha fazlasını yaptığınızı ve verimliliğini artırdığınızı göreceksiniz.
Gelen kutunuzu temizleyin. Yanıt gerektiren e-postaları incelemek ya da cevaplamak için her gün belirli bir zaman ayırın. Önemli olmayan mesajları silin. Bu sayede odaklanmanız gereken e-postalara odaklanarak verimliliğinizi artırabilirsiniz.
Genel bir kural olarak toplantılar üretkenliğin önüne geçer. Fazla katılımcıları olduğundan dolayı konudan çok havadan sudan sohbet etmek için fazla zaman harcanır. Ayrıca belirli bir zaman ve yerde gerçekleşmek zorundadır. Bu da her yeni toplantı için plan yapmanız ve genellikle işler planladığınız gibi gitmediğinde yeniden toplanmanız gerektiği anlamına gelir. Haftanın son günü toplantı sayınızı azaltabilirsiniz. Rutin toplantılarınızın çoğu kısa mesaj veya günlük ya da haftalık check-in gibi kısa güncellemeler yoluyla hızlı bir şekilde de gerçekleştirilebilir.
Ofisteki dikkat dağıtıcı unsurları azaltın ve eğer imkânınız varsa evden çalışın. Verimli bir çalışma alanı oluşturarak kendinizi başarıya odaklayın. Ev ofisinizi, dikkat dağıtıcı etkenlerin seviyesini kontrol edebileceğiniz boş bir odaya veya evinizin bir alanına kurmaya çalışın. İş gününüz boyunca odaklanma zamanını ayarlamak için planlayıcı ve Chrome uzantısı kullanın. Odaklanma zamanını etkinleştirdiğinizde, bildirimlerini kapatır ve dikkat dağıtan web sitelerini engellemiş olursunuz.
En üretken olduğunuz zamanda çalışabilmeniz için esnek bir çalışma programı oluşturun. Bunun için daima yedek bir plana sahip olmak da önemlidir. Esnek çalışma programları, çalışma saatlerinin daha çeşitli olacağı beklentisinin olduğu uzaktan çalışmada daha etkilidir.
Kendiniz için belirlediğiniz hedeflerin gerçekçi ve ulaşılabilir olduğundan emin olmanız önemlidir. Gerçekçi bir iş yüküne sahip olarak başlamak ve ardından buna dayalı hedefler belirlemek gerekir. Bu hedeflerle ilerlemenizi daha iyi takip edebilir ve zaman yönetimi konusunda kendinizi başarılı hissedebilirsiniz.
En üretken şirketlerde bile verimliliği artırmak için her zaman yeni fırsatlar oluşur. Yaygın üretkenlik sorunları ise şunları içerir:
En verimli yolu düşünmek her zaman en iyisidir.
- Verimli süreçleri belgelemede başarısızlık
- Gereksiz işlemler ve çoğaltma
- Verimli olmayan aktarımlar
- Çalışan tükenmişliği
İşletmeler üretkenliğe, performansa ve kârlılığa önemli ölçüde katkıda bulunurken bunları genellikle küçük zorluklar olarak görmezden gelir. Üretkenliği en üst düzeye çıkarmak çalışan deneyimindeki bu engelleri kaldırmak ve ek zorluklara neden olan sistemleri iyileştirmek anlamına gelir.
Teknolojideki yenilikler ve değişen iş ortamları, proje yöneticilerinin rollerini ve hedeflerini dönüştürüyor. Bu dönüşümle birlikte Project Management Institue (PMI), Project Management Professional (PMP) sertifika sınavının içeriğini bu yılın başında değiştirdi.
Öğrenme şeklimizin kişiliğimize, beynimizin çalışma şekline, bulunduğumuz ortama ve kültüre bağlı olduğunu biliyor muydunuz?
Kişisel liderlik, yaşamın her alanında bireysel olarak bir üst noktaya çıkmamızı sağlayan en önemli yeteneklerden. Bu yeteneğin içinde bulunduğumuz dönemde aldığı kritik hal, hayatımızın direksiyonuna nasıl geçeriz gibi birçok soruya yanıt bulduğumuz webinarımızda, Kemal İslamoğlu bizlerle buluştu.
