“Sınıf eğitimi” kavramını her insan farklı şekillerde algılar ancak genel olarak “sınıf eğitimi”, gel - bilgiyi al - git düzenine dayanır. Kişi için tekrarı olmayan sınıf içi eğitimlerinde, kısıtlı zamanda en çok bilgiyi alabilme telaşı yaşanabilir.
Bu yazımızda, kişilere bilgiyi farklı tabaklarda, sonu olmayan bir masada sunan alternatif bir deneyimden bahsedeceğiz: Sürekli Paylaşımcı Çevrimiçi Sınıflar (SPÇS)!
Bilgi bizden kaçmaz, o her zaman bir yerlerdedir, sadece bizim onu keşfetmemizi bekler. Onu keşfetmek, geliştirmek, paylaşmak ve bu bilgi ile başka bilgilere ulaşmak bizim inisiyatifimizdedir. Bilginin paylaştıkça çoğaldığı ve geliştiği gerçeği de bu temele dayanır. Sürekli Paylaşımcı Çevrimiçi Sınıflar (SPÇS), bilginin, bilgi kirliliğine sebep olmadan paylaşılarak geliştirildiği araçlardır.
SPÇS’yi son zamanların çevrimiçi bir fenomeni olarak adlandırmak yanlış olmaz. Sosyal ağ bağlantılı ortamlarda bulunan, farklı alanlardaki sınırsız bilgiye ve kaynağa serbestçe erişebilmek ve paylaşabilmek bu oluşumun her geçen gün değerini daha da yükseltmektedir.
SPÇS’yi her zaman paylaşılabilir, katılım sağlanan ve bilgi dağıtıcı uzun ömürlü bir şebeke olarak tanımlayabiliriz. Asla bir okul değildir, çevrimiçi bir sınıf hiç değildir. SPÇS, işbirliği yapan insanların birbirleriyle bağlantı kurarak öğrenme sürecine katıldıkları bir birlikteliktir.
Kendiniz bir çalışma konusu belirleyerek bu çalışma hakkında araştırmalar yapmaya başlıyorsunuz ve diğer katılımcılar ve ulaşabileceğiniz sınırsız materyallerle beraber konunuzun içeriğini genişleterek farklı fikirlerden de yararlanabiliyorsunuz. Ağ içerisinde elinizin altında size yararlı olacak bir sürü kaynak da sizi bekliyor. Bunlar arasında bloglar, tartışma grupları, videolar, makaleler, hatta tivitler bile olabilir. Bu sayede farklı sonuçlara ve fikirlere ulaşabilirken sadece tek bir yol üzerinden gitmeyip farklı yollara saparak her yolda başka bilgilere de ulaşarak yolunuza devam edebiliyorsunuz. Hayatınız boyunca kullanabileceğiniz bu kaynaklar ile özgürce kendi alanınızda çalışabilir ve ne yapacağınıza, hangi konuya ne şekilde katılacağınıza hatta başarılı olup olamayacağınıza bile kendiniz karar verebilirsiniz.
Başarı her zaman belli bir disiplinin ve iyi geliştirilmiş bir iş planının sonucunda gelir. SPSÇ’lerde de başarıya ulaşmayı 5 aşamalı bir yolun sonucu olarak düşünebiliriz.
SPÇS’yi kullanmaya başladığınızda, 10 hafta sonra artık çalışmanızla ilgili daha çok şey bildiğinizi fark edeceksiniz. Bunun yanı sıra çok değerli ve sizin için kullanışlı olabilecek profesyonel bağlantılar elde edeceksiniz ve her şeyin ötesinde kendi çalışmanızla ilgili bir proje ortaya çıkarmış olacaksınız. Siz de SPÇS ile gelen gelişim ve paylaşım fırsatını değerlendirebilir ve kendinizi geliştirmek istediğiniz konuya odaklanarak başarının ayak seslerini kısa bir süre içerisinde dinlemeye başlayabilirsiniz.
CNBC tarafından Ekim 2021'de gerçekleştirilen bir ankette teknoloji sektöründeki yöneticilerin %57'si kalifiye çalışan bulmanın bir numaralı endişeleri olduğunu bildirmiş – bu endişe, tedarik zinciri sorunlarından ve siber güvenlik tehditlerinden daha üst sırada yer alıyor.
Çağ değişti. “Eskiden…” ile başlayan cümleleri dikkatli dinlediğimizde ne kadar yol aldığımızı görmemek neredeyse imkânsız. Çağ ile birlikte birçok sektör de değişti. Teknoloji, sanayi, otomotiv, telekomünikasyon ve daha nicesi… Tüm bu değişim ve dönüşümler, eğitim sisteminin değişmesine ve gelişmesine öncülük etti. Bir düşünün, 15 yıl öncesine kadar “mobil eğitim” kavramından bahsedebilir miydik? Elbette edemezdik fakat eğitim platformları hakkında konuşabilirdik. Çünkü mazisi çok daha eskiye dayanıyor. İşte tam da bu noktada, Türkiye’deki ilk e-öğrenme girişimi olan Enocta Platformu hayatına devam ediyor. Günümüzde sadece hayatta kalmak önem arz etmiyor, günün koşullarına uyum sağlamak en önemli konuların başında geliyor. Bu sebeple platform her gün gelişiyor ve çağa uygun olarak şekilleniyor. Kuşkusuz bu değişimleri tetikleyen en önemli unsurların başında ise gelişen teknoloji ve internet yer alıyor.
“Off yine mi eğitim atanmış hem de zorunlu mu?” Eğitim ve gelişim ile ilgilenen kişiler olarak kurumlarınızda bu cümleyi çalışma arkadaşlarınızdan ne kadar sıklıkla duyduğunuzu durup bir düşünün. Sonrasında şunu bir soralım; her eğitim atamasında mı yoksa sadece zorunlu eğitimlerde mi duyuyoruz? Cevabınız hepsi mi? O zaman süreçlerinizi gözden geçirmenizin ve birtakım şeyleri değiştirmenizin zamanı sizce de gelmedi mi?